TARİH ÖĞRETMENİ
Çeşmeönü İlköğretim Okulunda görevlendirildiğimi duyunca biraz hayıflanmıştım açıkçası. Şu an ise , orada çalışmanın bir güzellik olduğunu düşünüyorum. Okul 1950 ‘lerden kalma , eski bir bina . Öğretmenler odası olmadığından öğretmen arkadaşlar , müdür odasını kullanıyoruz. Ders saatleri dışında o daracık odada oturuyor , genelde de bir ikimiz ayakta kalıyoruz. Ve sohbetlerimizi bu daracık ortamda koyulaştırıyoruz… Öğle aralarında yürüyoruz beraberce batı yönündeki araba yolundan. İşte o çeşmeyi , böyle bir yürüyüş esnasında fark ettim . Tarihten getirdiğini hissettiğim birçok sözleri vardı. Bir şeyler söyleyecekti….
Çeşmemizin söyleyecekleri çok olmalı ki o nedenden olsa gerek , üç kitabesi vardır. Bu kitabeler yan yana dizilmiştir. Ortada yer alan ve hat sanatlarından “Celi Ta’lik“ hat ile yazılı olanı dikkat çekicidir. Bu kitabenin sağında ve solunda yer alan ve “ Rikaa “ hat ile yazılmış iki kitabe ise daha önce burada yer alan çeşme veya çeşmelere ait olduğunu düşünüyoruz. Rikaa hat ile yazılı olan iki kitabe aynı rumi tarihi taşımaktadır. Rumi 1205 tarihi, miladi 1789 tarihine denk düşmektedir. Tahminlerimize göre 1789 ‘da yapılan çeşme veya iki ayrı çeşme eskiyince yerine günümüze kadar ulaşabilen çeşme yapılmış , eski kitabelerde kaybolmasın diye , Rumi 1324- Miladi 1908 tarihli Celi Ta’lik hatla yazılmış kitabenin sağına ve soluna yerleştirilmiştir.
Üç kitabenin tahliline geçecek olursak en sağdaki kitabede, hayrat sahibinin Alemdar Mehmet Ağanın ihya eylediği belirtilerek 1205 Rumi tarihi verilmektedir. Soldaki kitabede ise yine, hayrat sahibinin Fatma Hanın ihya eylediği 1205 Rumi tarihle beraber belirtilmektedir. Tahminimize göre Fatma Han Hanım , Alemdar Mehmet Ağanın eşi olabilir.
Ortadaki kitabede ise 1324 Rumi – (Miladi 1908 ) tarihlidir. Celi Ta’lik hatla yazılmıştır ve 7 satırdır.
1. Satırda : “ Hamdellah kıldı ihsan anı ittim ta’mir-i çeşme “ Açıklamasında , şükür Allah (c.c.) ki nasip ve ihsan eyledi de bu çeşmeyi tamir edebildim, denmektedir.
2. Satırda : Çeşmeyi yaptıran kişinin akrabalarının “alemdarzade” olarak adlandırıldığı belirtilmektedir.
3. Satırda : “İndellahda ola makbul , hüm gafursun cerime “ Açıklamasında yapılan eserin Allah (c.c.) katında makbul olması için dua edilmektedir.
4. Satırda : “Misal su , serinleyun, hem def ‘ etmeyun hisse i “ Açıklamasında su misali serinleyin, yalnız benim hissemi de unutmayın denilmektedir. Hisseden maksat çeşmeyi yaptıran Hasan Ağanın çeşmeden yararlananlardan hayır dua beklemektedir.
5. , 6. , 7. Satırlarda : “Sahib’ül- Hayrat ve ‘l – Hasenat Yobol” eşrafından Hacı Ali Zade Hasan Ağanın hayratıdır. Sene (Rumi) 1324. “
Açıklamasında hayır ve hasenat sahibinin Yobol yöresinin ileri gelenlerinden Hacı Ali ‘nin oğlu Hasan Ağanın bu çeşmeyi Rumi 1324 , Miladi 1908 tarihinde inşa ettiği belirtilmektedir.
Kültürel değerlerimize, şimdi orada olmalarına rağmen, değer vermez küçümser bir tavır takınırsak , yeri gelir de orada olmayıverirler . Halatı boşalmış kayık gibi kalakalırız denizin ortasında . Her dalgaya boyun eğerek oradan oraya yalpalar dururuz.
Tarihimizin sesine kulak vermeliyiz. Çünkü onun muhatabı bizleriz başkası değil . Aksi halde bilincimiz, başka seslere kulak verir. Verdiğine de yer yer şahit olmaktayız.
Örneğin, “pontus” meselesi adı altında bir takım faaliyetleri öteden beri duyar gideriz . Kurtuluş Savaşımız da emellerine, halkımızın Mustafa Kemal Paşa ‘nın etrafında kenetlenmesi sayesinde ulaşamamışlardır. Bu tür zihniyetler günümüzde de faaliyetlerini sürdürmektedir. Bunu da çok doğal karşılamak gerekir. Çünkü yine atalarımızın dediği gibi “Su uyur; düşman uyumaz.” Yeter ki biz hazırlıklı olalım; bilinçli olalım ; kültürümüze ,tarihimize ve bizi biz yapan değerlere sahip çıkalım .
Çeşmemiz hakkında bir şeyler daha söylemek isterim .Günümüzde sadece ismi çeşme olarak kalmış , suyu alınmış , dikenlerin sardığı , önüne bir takım toprak yığılmış, atıl bir vaziyettedir.
Onun içler acısı durumu bizim bilincimizin en güzel (!) örneklerinden yalnız bir tanesidir. Bu gibi kültür varlıklarımıza kulak vermez, bir bir kaybetmeye devam edersek , korkarım yakın gelecekte ne bir dalımız ne de köklerimiz kalmayacak .
Yetkili ve ilgililerden dileğimiz kültürel varlıklarımızdan biri olan o çeşmenin onarılması suyuna ve suyunun sesine kavuşturularak hayat bulmasıdır. Unutmayalım ki bizim ona , onun bize olduğundan daha fazla ihtiyacımız var vesselam.
© 2017 Tüm hakları saklıdır izinsiz kopya edilemez.